Bilgi Stoğum

Bu merakım nereden geliyor ama dördüncü boyuta fazla meraklıyım. Bu konudaki merakımı gidermek için farklı farklı teoriler buldum. Bunlardan ilkini şöyle açıklayayım: Ortaokuldan bildiğiniz gibi x doğrusunda doğrusal birinci boyut, buna dik y doğrusu eklendiğinde alansal ikinci boyut ve ikinci boyuta dik z doğrusu eklendiğinde mekânsal üçüncü boyut olmak üzere 3 uzay boyutu var. Bense x, y ve z doğrularına dik bir "t doğrusu" adını verdiğim doğru eklemeye çalıştım, olmadı. Olmamasının nedeni çok açık: Mekâna bir doğruya dik olarak bakıca diğer iki doğrunun bir düzlem oluşturduğunu görürsünüz. Bu düzlemin çevresi 360^odir. Birbirlerine de 4 adet 90^olik açılarla birleştiğini göreceksiniz. Buna başka açı eklemek şimdilik imkânsızdır. Ben de başka bir fikir yürüterek ikinci teorimi oluşturdum. Buna göre dördüncü boyut x, y ve z doğrularına çapraz yani herhangi bir noktası x, y ve z doğrularında orijine eşit mesafede olan noktalarına eşit bir uzunlukta bir doğrunun üçüncü boyuta eklenmesiyle oluşuyor. Bu yanlış bir bilgidir. Çünkü bu fikre göre her cisim dört boyutludur ve her düzlem kendi içine çökmek zorundadır. Ama bir küreyi düşünün. Az önceki teorimin yanlış olduğunu bulduğum zaman küre buna itiraz ediyordu. Küre hiçbir zaman düzleme aktarılamadı ve küreyi yüzeyindeki herhangi iki noktanın orijine uzaklığı her zaman eşit. Ve şöyle bir sonuca vardım: Her cisim kendinden bir alt boyuta aktarılabiliyor. Bu şimdilik yanlış bir bilgi değildir. Uzay boyutları içinse kesinlikle yanlış değildir. Deneyebilirsiniz.

Küre birinci söylediğim değişik özelliği aslında kimsenin mikroskobik bir atomların açıldığını gösteren küre haritası çizecek kadar zeki (!) olmamasıdır. Ama aslında gerçekten çizse çok zengin olur. İkinci söylediğim değişik özelliği ise küpte de var. Ve küp düzeleme aktarılabiliyor. Peki dördüncü boyut ne? Ben de üçüncü bir teori geliştirdim.

Birinci sınıfta onluk sayı sistemini kullandığımızı öğrenmiştik. Onluk sayı sitemini kullanmamızın sebebi 10 parmağımızın olmasıdır. Ama şimdi düşününce bilgisayarın da 2 parmağı mı var. (Bilmiyorsanız söyleyeyim; bilgisayarlarda ikili sayı sisteminin kullanılmaktadır.) Onluk sayı sisteminde 1 yalnızca bir adet küple, 10 uç uca geçmiş on küpten, 100 ise 10.10'dan yüz küpten, 1 000 de ise 10.10.10'dan bin küpten oluşuyordu. Böyle bakınca bir sayının 0. üssü boyutsuz olan noktaya yani 1 küpe, bir sayının 1. üssü tek boyutlu olan çizgiye yani 10 küpe, bir sayının 2. üssü çift boyutlu olan düzleme yani -10.10'dan- 100 küpe, bir sayının 3. üssü üç boyutlu olan mekâna yani -10.10.10'dan- 1 000 küpe denk geliyor. Yani bir sayının 4. üssü de dördüncü boyuta eş gelen -10.10.10.10'dan- 10 000 küpe denk gelir ki bu mantığa göre de t diğer doğrulardan birine paraleldir. Mesela x'in miktarı kendisi kadar katlanınca dördüncü boyuta geçiyor olması lazım. Bu da yanlış bir bilgidir. O zaman gerçek ne?

Bilinen dört adet adet boyut bulunur. Bunlardan ilk üçü uzay boyutudur. Dördüncüsü ise uzay-zaman boyutudur. Yani zaman dördüncü boyut olduğu düşünülür. Einstein'e göre ise bir cisim ışık hızına ulaşırsa dördüncü boyuta geçer ve hiçbir madde ışıktan hızlı değildir. Ben bu paragrafın başından beri anlattığım -dünya çapında kabul edilse de- hiçbirine katılmıyorum. Bana göre dördüncü boyut zaman değil hızdır ve ben bunu,

n / 0

diye ifade ediyorum. Buradaki n üçüncü boyuta geçiş yapıldığındaki hızını -(x/t)'yi- temsil ediyor. Mesela 17km/h / 0 hızındaki bir cisim dördüncü boyutta bilinmediği için matematikte "tanımsız" diye adlandırılan bir hızdadır ki üçüncü boyuta geçmek için hızını yoklukla yani sıfırla çarptığımızda yine bir nötr olmayan 17km/h hızı ortaya çıkıyor. Ayrıca bu denklemde süre 1 saniye, 1 saat veya 1 vakte kadar herhangi bir süre olmalıdır. Bu sayede 1 alta düşer ve hesaplamak kolaylaşır. Aksi hale metrenin karesi anlamsız bir hızı ortaya koyar.

Dördüncü boyutu öğrendiniz ya da siz istediğiniz fikri benimsediniz peki 27/0 ne? Neden n/0'lı sonsuz denklem varken neden 27/0 diye merak ediyorsunuzdur. Aslında nedenini ben de bilmiyorum. Aklıma takılmış. Bu tür sayılar öyle bir sayılardır ki yoklukla çarpıldığında yokluk çıkmaz, varlıkla çarpıldığında varlık çıkmaz. Ama bu sayının ortaya çıkmasıyla ışınlanma meydana gelecektir. Nasıl mı? Bildiğimiz gibi x/ (v.t) için x önemsiz ve -ışınlanma dediğimiz için- t=0 olmak üzere mesele 5 metreyi 5/ (v.0) yani 5/0 hızında 5 metreyi ışınlanma imkânı var. Ama ışınlanma nedir?

Işınlanma Vikipedi'de "kişinin bedeninin veya bir eşyanın bulunduğu mekânda yok edilip, bir anda başka bir mekânda ortaya çıkarılabileceği düşüncesine verilen ad" diye tanımlanır. Günümüzde ışınlanmayı gerçekleştirmeyi amaçlayan deneyler olumlu sonuç vermese de bence ulaşılacak mesafenin sıfıra bölümündeki bir hızla ışınlanma gerçekleşir. Yani ışınlanmak için dördüncü boyuta geçmek gerekir. 0km/h /0 hızındaki bir cisim dördüncü boyutta yol kat edemezken üçüncü boyutta 1 km/h hızla hareket etmektedir. Ama 1 km/h hızla hareket eden bir cisim dördüncü boyutta mıdır, orasını bilmem.

Dördüncü boyutun ne olduğu konusunda siz istediğiniz fikri savunun. Fakat benim açıkladığım mantıklı yönteme göre dördüncü boyutun her mekânda veya en azından çok mekânda olabileceğini daha önce açıkladım. Bu yönteme göre cismin hızını sıfırla çarpınca sıfırdan farklı bir sayı oluşuyorsa 4. boyuttadır. 4. boyuttaki cismin hacmi “ xyzV0 ” ile ifade edilir. Ne kadar hızlıysa o kadar bulunduğu ortam artar ve hacmi katlanır. Bu yüzden formüle hız da katılır.

3. boyuttayken zaman ileri akar, 4. boyuttayken zaman durur. Mantıken 5. boyuttayken de zamanın geri akması lazım. Fakat kâğıt üzerinde formelize ederken 5. boyuttaki cisimlerin istediği zaman hatta zamanlarda olduğu görülür. 5. boyuttaki cisimlerin hızı o kadar çok hızlıdır ki 0 saniyede istediği yere ve istediği zamana ışınlanabilir. Zaman yolculuğu bilim-kurguda kozmik zaman olarak tanımlanır. Zaman olmadığı an ne olur bilmem ama 6. veya 7. Boyuta bile çıkabiliriz diye düşünüyorum. Sonuçta 5. boyut, birden fazla zamanda aynı anda olmayı sağlıyor.

Anlatım tamamen kendi anlatımımdır. Okuduğunuz için teşekkür ederim.